
Beşiktaş’ta çakar tartışması sosyal medyanın gündemine oturdu. Türkiye’de trafikte yaşanan ego savaşlarına bir yenisini daha ekledi. Lüks bir araç sürücüsü ile motokurye arasında geçen diyalog sosyal medyada yangın çıkardı. Çünkü bu ülkede bazıları, çakarı polis zannederken, bazıları onu “ben kimim biliyor musun” aksesuarı olarak görüyor.
Her şey Beşiktaş’ta sıradan bir gün gibi başlasa da, çakarın gücü adına ortalık karıştı. Çünkü sahneye çıkan karakterler sıradan değildi: Bir yanda ekmeğinin peşindeki motokurye, diğer yanda görünürde “görevli olmayan ama kendine tahsisli hisseden” bir sürücü vardı.
Çakar Tartışmasını Başlatan Motokurye: “Hanımefendi görevli misiniz?”
Motokurye, çakar yanan lüks aracı durdurarak nezaketle soruyor:
“Hanımefendi görev emriniz var mı?”
Ancak gelen cevap, Yunus Emre ile Ego Freud’un ortak şiiri gibi:
“Tahsisli araç!”
İşte bu cümleyle Türkiye’de trafik değil, mantık duvarları çöküyor. Çünkü “tahsisli araç” demek, trafik kurallarına değil, kişisel imtiyaza tabii bir paralel evren anlamına geliyor.

Çakar: Sinyal Değil, Karakter Testi
Beşiktaş çakar tartışması sadece bir yol verme meselesi değil. Bu tartışma aslında şunu ortaya koydu: Çakar ışığı, artık acil durum değil; acil ego şovu.
Tahsisli olduğu belirtilen araçla ilgili resmi bir görev olup olmadığı ise bilinmiyor. Ancak trafikte bu tür araçlar, genellikle “baba parasıyla alınmış devlet edası” konseptinde ilerliyor.
Sosyal Medya’da Tepkiler Sert:
Olayın X (eski Twitter) platformunda yayılmasının ardından yorumlar ardı ardına geldi:
- “Ben de kendime köprü tahsis ettim, artık ücret ödemiyorum.”
- “Tahsisli araç = ego+LED ışık”
- “Kuryelere tahsisli çakan bize neler yapmaz!”
Türkiye’de Yeni Sınıf: Görevsiz Tahsisliler
Bu olayın ardından ülke olarak yeni bir sosyolojik sınıfımız daha oldu: “Görevi olmayan tahsisli elitler”. Bunlar trafikte geçiş üstünlüğünü ceplerindeki ego kartıyla sağlıyor. Ne resmi plaka ne görev belgesi… Sadece çakar ve özgüven.
Sonuç Olarak: Beşiktaş çakar tartışması, trafikte yaşanan adaletsizliklerin bir özeti gibi. Bir taraf karnını doyurmak için hız yaparken, diğer taraf tahsisli egosuyla şerit değiştiriyor. Bu ülkede çakar, artık araçta değil, kafalarda yanıyor.
Editörün Notu (Alınanlara Özel):
Bu içerik, gerçek olaylardan esinlenerek hayal gücüyle donatılmıştır. Mizah, ironi ve bolca göz devirme içerir. Alınan olursa çakarı söndürüp sakinleşmesini öneririz…