
Türkiye’nin Yeni Moda Akımı ”Gözaltı”: “Susturulmadan Duramamak”
Türkiye son yıllarda bir “kim malum kişiye yan bakarsa hooop gözaltı” furyasına kapılmış durumda. Gazetecisinden belediye başkanına, muhalefet liderinden sokaktaki kedisine kadar; malum kişinin gölgesine basan kim varsa ya sabahın köründe çorapla evinden alınıyor ya da sosyal medyada linçlenip susturuluyor.
Son kurban? Söylemeyeceğim… Ama koltuğu kırmızı, partisi altı oklu, soyadı halk arasında pek de “özgür” takılmıyor. Üstüne bir de “halkın adamıyım” deyince, hop, hakkında soruşturma açılmış bile. Soruşturmanın nedeni mi? Hava almak! Çünkü bu devirde fazla oksijen almak bile malum kişiye saygısızlık sayılıyor olabilir.

Belediye Başkanları Zincirleme Gözaltında
Geçtiğimiz haftalarda zincirleme gözaltılarla efsane bir rekora imza atıldı. CHP’li belediye başkanlarının bir kısmı yolsuzluk, bir kısmı “çöp toplamayı yanlış yönde yapmak” gerekçesiyle derdest edilirken, gazeteciler de haber yaptıkları için kendilerini demir parmaklıkların dibinde buluyor.
Olay o kadar absürt ki; yakında, “Neden dünkü paylaşımında noktalı virgül kullandın?” diye bile adam içeri alınabilir.
Malum Kişiye Ters Gelenin Sonu Hep Aynı
Anlayacağınız, malum kişi ile takışmaya cüret edenin sonu ya dört duvar ya da dört dakikalık bir ifade süreci. Özgürce konuşmak isteyen herkes önce özgürlüğünden oluyor, sonra kafasına bir “ifade” fırlatılıyor.
Böyle giderse yakında Türkiye’nin adı “Tutukluk Cumhuriyeti” olarak değiştirilecek. Daha da kötüsü, bu yeni sistemde susma hakkınız bile sizin elinizden alınabilir. Konuşsan dert, konuşmasan ayrı dert!

Vatandaşın Tepkisi: “Abi Şaka mı Bu?”
Sosyal medyada vatandaş ne diyor dersiniz?
- “Abi bu şaka mı?”
- “Daha kim kaldı almadığınız?”
- “Malum kişi nefes almamıza bile karışacak mı?”
diyerek tepkilerini ortaya koyuyor.
Üstelik kimse artık kimin neden gözaltına alındığını bile takip edemiyor. Liste öyle uzun ki, Adalet Bakanlığı bile Excel dosyasında kayboldu deniyor.

📝 Editörün Notu:
Bu haber, tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kişi ya da kurumlarla benzerlikler varsa, o da artık onların problemi. Amacımız kimseyi üzmek değil, herkesle birlikte gülmek… ya da gülermiş gibi yapmak.
Ciddiye alanları, ciddiye almıyoruz. Zaten ciddiye alacak bişey yok bişey yok bişey yok…