
“Bir günlük grevle hayat durdu, kimse yerlerde sürüklenmedi. Hayret…”
Belçika’da hükümetin sosyal harcamaları kesme planlarına karşı yapılan bir günlük grev, ülkenin fişini çekti. Havalimanları çalışmadı, trenler kalkmadı, belediye çöp bile toplamayı bıraktı.
Yani işler durdu, sistem durdu, hayat durdu. Fakat garip bir şey oldu: devlet durmadı ama vatandaşın kafasına binmedi.
Grev mi? Tatile bağlamış gibiler
Brüksel ve Charleroi havalimanlarında uçuşlar iptal edildi. Metro, otobüs, tramvay komple devre dışı kaldı. Tren rayları boş, otobüs durakları sessizdi. Toplu taşıma sistemi resmen, “Ben de emekçiyim” diyerek kontağı çevirmedi.
Okullarda öğretmenler, limanlarda işçiler, belediyelerde çöpçüler, hatta postacılar bile greve katıldı.
Yani ülkenin altyapısı “Biz de insanız” diyerek sessiz bir çığlık attı. Fakat bu çığlığa, devlet biber gazı yerine kulak verdi.

Türkiye’de bu grev denense… neyse.
Belçika’da insanlar anayasal hakkını kullandı. Grev yaptı. Ne TOMA geldi, ne sabaha karşı ev baskını. Ne sabit internet kesildi ne mobil veri “çöktü.” Ne “terör propagandası” dendi, ne “sokağa çıkma yasağı” geldi.
O yüzden Belçika’daki grev haberini okurken Türkiye’deki bazı kesimlerin verdiği tepki şu oluyor:
“Oğlum grev böyle bişe miymiş yaaavv?”
Evet, yapabiliyorlarmış. Devlet de “Neden hak arıyorsun?” diye değil, “Neyi daha iyi yapabiliriz?” diye soruyormuş.
Değişik işler…
Sendikalar: “Bu daha fragmandı”
İşçi sendikaları, hükümetin işsizlik maaşlarını budama, emeklilik yaşını yükseltme ve enflasyona endeksli maaş sistemini rafa kaldırma planlarına karşı diken üstünde. Bu yüzden uyarıyorlar: “Bu sadece fragmandı, devamı gelir.”
Belçika’da halk haklarını ararken gaz değil destek görüyor.
Bizde ise vatandaşın aklına ilk gelen şey şu: “Grev yaparsam sabaha karşı içeri alınır mıyım?”
Ne diyelim… Coğrafya her şeydir. Grev bile.