
Avrupa Birliği, yeni aldığı tarihi kararla Schengen vizesine dair kuralları baştan yazdı. Yeni dönemde artık vize alabilecek vatandaşlar listesi açıklandı: Terör suçluları, ilticacılar, FETÖ firarileri ve eşcinsel bireyler. Evet yanlış okumadınız, ortalama bir Türk vatandaşı için Avrupa artık sadece bir PowerPoint sunumundaki harita.
Normal Vatandaşa Yurt Dışı Yasak: Edirne-Kars Arası Yeni Avrupa
Ortalama bir Türk vatandaşı için yeni rota belli oldu: Edirne’den çık, Kars’a kadar dümdüz yürü. Avrupa mı? Anca Trakya’dan rüzgârını hissedersin. Euro’suz, dövletsiz, sponsor mektupsuz hayatlara vize artık yok. Avrupa kapıları “kimliğini kaybetmiş mağdur” kontenjanıyla sınırlı olarak açık.
Yunanistan da Bize Acıyor Artık
Kalan tek rota, komşu Yunanistan. O da “İhtiyaç Sahibi Türkler İçin Yardım Kampanyası” kapsamında. Şimdilik Midilli’ye kadar gidebiliyoruz ama oralarda bile sahil güvenlik bizi görünce “Ooo Bodrum çetelerinin artıkları geldi” diyerek şüpheli bakıyor.
Ülkemizde yaşayıp da ülkesinde mülteci gibi hissedenlerin sayısı artık TÜİK’in bile hesaplamadığı düzeyde. Sabah işe giderken “ben buraya ait değilim” hissiyle yola çıkanlar, dönüşte dolmuşta pasaport sorulsa şaşırmayacak hale geldi.

Cascade Dönemi Başladı: Schengen Vizesinde Çorap Söküğü Modeli
Yeni Schengen vizesi “Cascade Dönemi” olarak adlandırılıyor. Cascade, yani zincirleme düşme modeli. Başvuru sahibi önce parmak izi veriyor, sonra banka dökümü, sonra sponsor mektubu, sonra eski pasaportlar, sonra diploma, sonra sünnet belgesi, sonra son 3 yılın manevi çöküş raporu…
Başvuru süreci adeta Avrupa’nın Türk vatandaşına “her şeyini dök bakayım” dediği bir güvenlik tiyatrosuna döndü. Konsolosluk görevlileri, başvurular sırasında başvuranın gözlerinin içine bakıp “Bana niyetini söyle, vizen ona göre şekillensin” diyebilecek hale geldi.
Avrupa, artık vizeyi sadece “kaçma sebebi olanlara” veriyor. Ülkede kariyer yapmak isteyen, ailesiyle gezmek isteyen, ya da sırf Eiffel Kulesi’nde story atmak isteyenler için süreç, “Yunanistan’a kaçırılan pasaport” belgeseline dönüşüyor.
Türkiye’de Vize Ofisi: Dert Dinleme Merkezi
İstanbul’daki vize ofisleri şu sıralar mahalle abisi gibi çalışıyor. Gençler sıraya girip, “Abi bi Fransa ver de iki ay kafamı dinleyeyim” diyerek başvuruyor. Yetkililer ise “Senin halin dertli, sana ancak Kuzey Makedonya olur” diyerek çözüm sunuyor.
Aynı ofiste 20 yaşında eşcinsel bir birey “ülkede güvende değilim” dediği an, arka odadan Schengen vizesiyle çıkıyor.
Bu durum, toplumda yeni bir “görünürlük” çılgınlığı başlattı. Eskiden vize için banka hesapları makyajlanırdı, şimdi cinsel yönelimler, siyasi kimlikler, psikolojik travmalar yontuluyor. “Ben de mülteci sayılır mıyım acaba?” diye içten içe düşünen milyonlar var.
Sonuç Olarak…
Avrupa artık kapılarını sadece “kaçak yolcuya” açarken, düzgünce gitmeye çalışanlara “geçiş hakkı yok” diyor. İleride belki Avrupa da bu karardan döner ama şimdilik durum bu: Bir pasaport, bin umut ve reddedilen vizelerin arşivlik hikayeleri.
“Haberin %30’u gerçek, %70’i ise vize başvurusunda reddedilen duygularla yazılmıştır. Üzerinize alındıysanız, muhtemelen hedef sizsiniz.”