Merhaba sevgili burç manyakları, ruhsal dengesi kırılgan gökyüzü tutkunları! Bugün sizler için burçları tek tek didikledim, burçların iç yüzünü ortaya çıkardım ve sonuçlar… korkunç. Gerçekten, bir terapi kliniği katalogu gibi. Haydi bakalım, uzay boşluğunda kaybolmaya hazır olun!

Koç Burçları Dikkat! (21 Mart – 19 Nisan)

İnatçılığın vücut bulmuş hâli. Koç, “Sen yapamazsın” cümlesini duyduğu anda tank zannedip ileri atılır. Bir yere çarptığında da geri zekâlı olduğunun farkına varmaz. Sabırsızlıkları sayesinde mikrodalgada bile bekleyemezler. İnsan değil, canlı bomba. Sakinleşin biraz, hayat bir savaş değil, sizin IQ testi!


Boğa (20 Nisan – 20 Mayıs)

Boğa, hayattaki tek amacını “yemek, yatmak ve pasif agresif kin biriktirmek” olarak belirlemiş. Bir Boğa’yla tartışmaya girmek, bir inekle satranç oynamaya benzer. Kazanamazsın, ama inek sana bozulur ve sen o inek suratla bir ömür uğraşırsın. Lütfen o kanepeden kalkın ve biraz insan olun.


İkizler (21 Mayıs – 20 Haziran)

İkizler burcu bir kişiyle sohbet ettiğinizde, aslında 7 farklı kişilikle konuşmuş olabilirsiniz. Kararsız, dengesiz ve dırdırcı. Her cümlesi “Ben de kararsızım ama bu kadar da değil…” dedirtiyor. Aslında içlerinde bir kişilik yok, sadece sinir bozucu fikir kombinasyonları var.


Yengeç (21 Haziran – 22 Temmuz)

Ağlamaya hazır, gözleri dolu dolu gezen duygusal bombadır. Bir laf edersin, üç gün sonra “Sen geçen gün bana öküz dedin ya…” diye hıçkırarak mesaj atar. Duygusal rehinci. Terapistlerine ülke ekonomisinden daha çok para kazandıran varlıklar.


Aslan (23 Temmuz – 22 Ağustos)

Aslan burcu kendini Tanrı zanneder. Girdiği odada herkes ona baksın, ilahlaştırsın, tapınsın ister. Ama içten içe pamuk gibi… yani kafası pamuk. Ego ve zekâ oranı ters orantılı. Hayat onların tiyatro sahnesi, ama oyunculuk yetenekleri Cem Yılmaz’a değil, Şener Şen’e değil… Mahmutpaşa’daki figürana bile benzemiyor.


Başak (23 Ağustos – 22 Eylül)

Başaklar doğuştan OCD hastası. Temizlik ve düzenle o kadar kafayı bozmuşlar ki, sabunla banyo yaparken sabunu da yıkıyorlar. Eleştirmediklerini sevmediklerini sanıyorlar, hayır tatlım, sadece sinir bozuyorsun. Her şeyi planlayıp hayatı yaşayacak zamanı bulamayan zavallı takıntı küpleri.


Terazi (23 Eylül – 22 Ekim)

Terazi burcu o kadar kararsız ki, kahve mi içsem çay mı derken dehidrasyondan ölüyor. İlişkide sürekli denge arar ama kendisi zaten ruhsal bir eğim. Yüzleri güzel olabilir ama beyin kısmı… boş arsa. İçeride mantık namına bir inşaat başlamamış.

Akrep (23 Ekim – 21 Kasım)

Akrep burcu = karanlık, entrika, seks, kin. Tam bir Türk dizisi karakteri gibi. Güvensizlikte doktorasını yapmış, her an seni zehirleyebilir. Akrep’le ilişkiye girenlerin %90’ı bir süre sonra ya psikoloğa gider ya da mezara. Geride sadece “İyiydi ama çok tehlikeliydi” diyen arkadaşlar kalır. Aynı zamanda site sahibimizin burcu da akrep olduğundan mütevellit akrep burçlarına karşı biraz daha hoş görülü davranılması gerektiğini düşünüyoruz (tüm ekip olarak)…


Yay (22 Kasım – 21 Aralık)

Özgürlük manyağı, sorumsuzluk profesörü. Evin yanarken “Hayat bir yolculuktur yaaa” diyip Tayland’a bilet alır. Planlama sıfır, realite algısı eksik. İletişim becerisi güzel ama söyledikleri genelde yalanla fantezi arasında gidip geliyor. Joker karakteri gibi: eğlenceli ama bir yerden sonra tırsarsın.


Oğlak (22 Aralık – 19 Ocak)

Hayatlarının tek amacı: çalış, çalış, çalış… Sonra öl. Eğlenmeyi bilmezler, çünkü mutluluk onları vergi kaçırmak gibi rahatsız eder. Oğlak burcuyla sevgili olursan ilişki değil, Excel tablosu yaşarsın. Duygularını anlatamaz çünkü kalbi de kariyer hedefleri gibi kuru.


Kova (20 Ocak – 18 Şubat)

Ay ben farklıyımcıların kralı! Marjinallik yarışmasında kendiyle yarışır. Sosyal ama asosyal, zeki ama ruh hastası. Her şeyin tersini savunur çünkü düz düşününce kafası çalışmıyor. Mars’ta koloni kurmaya hazır ama markete gitmeyi unutur. Dengesizliğin bilimsel versiyonu.


Balık (19 Şubat – 20 Mart)

Balık burcu: evrenle bağlantısı kopmuş ruhsal mülteci. Hayalleriyle yaşıyor ama gerçek hayatta ATM şifresini bile unutur. Her şeye ağlar, her şeye inanır. 2 dakika önce seni seviyordu, şimdi başka boyutta meleklerle şarkı söylüyor. Yani… gözyaşı + hayal dünyası = tam ruhsal çöküş.