Atatürk Havalimanı “Teknopark” Oluyor: Bilim Uçuşa Geçmeden Önce Pisti Yok Ettik

Teknoloji üssü mü? Beton Park mı? Uzay mı? Hayaller NASA, gerçekler NATAŞA.

Bir zamanlar dünyanın en yoğun 11. havalimanı olan Atatürk Havalimanı, artık “teknopark” oluyor. Evet, yanlış duymadınız: Uçakların kalktığı yerden artık fikirler uçacak(mış). Beton dök dök bitiremediğimiz, “ne yapsak burayı” diye düşünürken en son “çip üretiriz belki” diyerek teknoparka çevirdiğimiz bu yer, bilimsel atılımlarımızın yeni adresi olacak.

İlgili çevreler “Türkiye’nin Silikon Vadisi olacak” diyor ama bizim içimize daha çok “silikon enjekte edilmiş bir vadi” havası doğurdu. Zira pistin yerinde artık drone kaldırırsan bile önce dua etmen gerekebilir.


Yani Ne Yapacağız Bu Teknoparkta? Bi’ Fikri Olan?

Henüz içinde ne olacağı, ne yapılacağı belli olmayan bu “yüzyılın vizyon projesi”, şimdilik sadece “Teknopark ilan edildi” aşamasında. Bu da Türkiye usulü şehircilik mantığını özetliyor:
İsim koy, tabelayı as, içini sonra bakarız.

Yarın bir gün giriş kapısına şöyle bir tabela dikilirse şaşırmayız:

“Girişte yapay zekânız alınacaktır. Yerine yerli ve milli yazılım yüklenebilir.”

Atatürk Havalimanı

Nostalji Severler için: Apronda Mantar Yetiştirilebilir

Bazı eski THY pilotları, havalimanının pistlerinde yürüyüş yaparken gözyaşlarına boğuldu. Gerçi gözyaşı mı, beton tozu mu hâlâ çözemedik.
Pistler sökülürken “Bu bir akıl tutulması” diyenler vardı. Ama bu ülkede akıl zaten uzun süre önce bagaj bandında unutulmuştu.


Atatürk Havalimanı ile Bilim Gelişecekmiş… Kime Göre, Neye Göre?

Ülkenin dört bir yanında kapanan üniversiteler, iş bulamayan mühendisler ve KPSS’ye gömülen gençler düşünülünce, teknopark fikri kulağa biraz “cepte beş kuruş yokken Ferrari siparişi vermek” gibi geliyor.

Ama kim bilir? Belki de pistin altına gömülü bilgelik çıkar. Ya da üstüne kurulacak kafede yapay zekâlı latte siparişi veririz.


Sonuç: Bir Şey Olmuyorsa Teknopark Yap Gitsin

  • Havalimanı mıydı? Artık değil.
  • Tarla mıydı? Beton döktük.
  • İnovasyon alanı mı? Bakarız.
  • Ciddi misiniz? Değiliz.
  • Siz dalga mı geçiyorsunuz? Evet ama biz değil, hayat bizimle geçiyor.

“Gerçeklerden esinlendik ama biraz coştuk, kusura bakmayın, bakmazsanız daha iyi.”

Cem Arslan

Ben Cem Arslan. 30 yaşındayım ve 5 yılı aşkın süredir medya sektörünün nabzını tutan bir editörüm. Haberin peşinden koşmak, gündemin kalbine inmek ve okura en doğru bilgiyi sunmak benim için sadece bir meslek değil, bir tutku. Bu yolculuk boyunca farklı dijital platformlarda genel yayın yönetmeni ve şef editör pozisyonlarında görev aldım. İçerik stratejisinden ekip yönetimine, kriz anlarında doğru editoryal kararlar almaktan özel dosyalar hazırlamaya kadar birçok alanda aktif rol oynadım. Dinamik, yenilikçi ve etik ilkelere bağlı kalmayı ön planda tutarak içerik üretmeye devam ediyorum. Güncel gelişmeleri yakından takip eden, derinlemesine analizler yapabilen ve okuyucusuna değer katan bir editör olarak dijital medyanın evriminde aktif bir şekilde yer almayı sürdürüyorum.

Related Posts

Evlilikte Alooo Demek Suçmuş, Dayak Serbestmiş!

Evlilikte Alooo Demek Suçmuş, Dayak Serbestmiş! Türkiye’de adalet sistemi bir kez daha ‘vay arkadaş’ dedirten bir karara imza attı. Yargıtay’ın son kararına göre, eşe “Alooo” diye seslenmek, ıslık çalmak ve…

Vatikan’da Beyaz Duman: Katoliklerin Yeni Papası Nihayet Belli Oldu!

38 Tur Sonunda Gelen Zafer: “Yok Mu Bir Zar Atan?!” Vatikan’da uzun süredir beklenen beyaz duman sonunda yükseldi ve Katoliklerin yeni Papası resmen seçildi. Seçim süreci 38 tur sürdü, evet…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir